NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
3 - (2774) حدثنا
أبو بكر بن
أبي شيبة.
حدثنا أسامة.
حدثنا
عبيدالله بن
عمر عن نافع،
عن ابن عمر،
قال:
لما
توفي عبدالله
بن أبي، ابن
سلول، جاء
ابنه، عبدالله
بن عبدالله
إلى رسول الله
صلى الله عليه
وسلم. فسأله
أن يعطيه
قميصه يكفن
فيه أباه.
فأعطاه. ثم
سأله أن يصلي
عليه. فقام
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم ليصلي
عليه. فقام
عمر فأخذ بثوب
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم. فقال: يا
رسول الله!
أتصلي عليه
وقد نهاك الله
أن تصلي عليه؟
فقال رسول
الله صلى الله
عليه وسلم
"إنما خيرني
الله فقال:
استغفر لهم أو
لا تستغفر
لهم. إن
تستغفر لهم
سبعين مرة.
وسأزيده على
سبعين"
قال: إنه
منافق. فصلى
عليه رسول
الله صلى الله
عليه وسلم.
فأنزل الله عز
وجل: {ولا تصل
على أحد منهم
مات أبدا ولا
تقم على قبره} [9
/التوبة /84].
{3}
Bize Ebû Bekr b. Ebî
Şeybe rivayet etti. (Dediki): Bize Ehû Usâme rivayet etti. (Dediki): Bize Ubeydullah
b. Ömer, Nâfi'den, o da İbni Ömer'den naklen rivayet etti, (Şöyle demiş):
Abdullah b. Ubey İbni
Selûl vefat ettiği vakit oğlu Abdullah b. Abdillah, Resulullah (Sallallahu
Aleyhi ve Sellem)'e gelerek babasını kefenlemek için ondan gömleğini vermesini
istedi. O da verdi. Sonra cenaze namazını kılmasını istedi. Resulullah
(Sallallahu Aleyhi ve Sellem) de namazını kılmak için ayağa kalktı. Derken
Ömer, Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in elbisesinden tutarak;
— Yâ Resûlallnh! Allah onun namazını kılmayı
sana yasak ettiği halde onun namazını mı kılacaksın? dedi. Bunun üzerine
Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem);
«Beni Allah sadece
muhayyer bıraktı ve: Onlar için ister istiğfar et, ister etme. Onlar için
yetmiş kere istiğfar etsen..» [Tevbe 80] buyurdu. Ben yetmişten de ziyade
yapacağım, dedi. Ömer :
— Hiç şüphe yokki, o münafıktır, dedi.
Müteakiben Resulullah (Sallallahu Aleyhi
ve Sellem) onun namazını kıldı. Bunun üzerine Allah (Azze ve Celle):
«Onlardan ölen bir kimsenin
üzerine ebedtyyen namaz kılma! Kabrinin başına da dikilme.» [Tevbe 84] âyetini
indirdi.
4 - (2774) حدثنا
محمد بن
المثنى
وعبيدالله بن
سعيد. قالا:
حدثنا يحيى
(وهو القطان)
عن عبيدالله،
بهذا الإسناد،
نحوه. وزاد:
قال فترك
الصلاة عليهم.
{4}
Bize Muhammed b. Müsennâ
ile Ubeydullah b. Saîd rivayet ettiler. (Dedilerki): Bize Yahya (bu zat
Kattan'dır), Ubeydullah'dan bu isnadla hu hadîsin mislini rivayet etti. Şunu da
ziyâde eyledi:
«îbni Ömer bir daha
onlar üzerine namaz kılmayı terketti, dedi.»
İzah:
Bu hadîsin Zeyd b.
Erkam rivayetini Buhârî «Kitabu't-Tefsir»'de; Cabir ve İbni Ömer rivayetlerini «Kitâbul-Cenâîz'le
«Kitâbu'l-Libas»'da; İbni Ömer rivayetini Tirmizi, Nesâî ve İbnû Mâce
Kitabu't-Tefsir'de muhtelif ravilerden tahric etmişlerdir.
Münafıkların reisi
Abdullah Hazrec kabilesinin reisi idi.
İbni Abbâs
Hazretlerinin beyânına göre, iri yarı, yakışıklı ve ağzı lâf yapar bir adammış.
Münafıklardan bir takımları da onun sıfatında olup, Medîne'nin reisleri
imişler. Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in meclisine gelirler, orada
sözleri dinlenirmiş. Fakat âyet inince, onların dayalı ağaçlar gibi akılsız ve
ruhsuz bir takım cesetlerden ibaret oldukları, kendilerinde imandan ve hayrdan
eser bulunmadığı anlaşılmıştır. Çünkü faydalı odun; duvar veya tavan gibi
faydalı bir işde kullanılır. Faydasız odun ise, bir yere dayayıp bırakılır.
Yakmaktan başka bir şeye yaramaz. İşte bunların bir şeye yaramadıkları dayalı
odunlara benzetilmek suretiyle ifâde olunmuştur. Bazıları buradaki dayalı
odunlardan putların kastedilebileceğini söylemişlerdir. Çünkü câhiliyyet
Arabları odundan put yapar, onları duvarlara dayarlardı.
Abdullah b. Übeyy,
Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Tebûk seferinden döndüğü vakit
ölmüştür. Rcsûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) kendisini dolaşmaya
gidermiş. Öldüğü gün can çekiştirirken yanına varmış ve kendisine :
«Ben seni yahudileri
sevmekten men etmiştim.» demiş. Abdullah :
«Esad b. Ziirâra onlara
buğzetmişti ama kendisine bir fayda vermedi. mukabelesinde bulunmuş. Sonra :
«Yâ Resûlallah! Bu
muaheze zamanı değildir. Bu ölümdür. Şayet ölürsem beni yıkamaya gel! Hem bana
tenine değen gömleğini ver de beni onunla kefenle, namazımı kıl, benim için
istiğfar et.» demiş. Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'de hu dediklerini
yapmıştır.
İbnû Übeyy'in oğlu
Abdullah ise ashâb-ı kiramın en büyüklerindendir. Bütün gazalarda bulunmuş ve
Yemâme harbinde şehid düşmüştü. Babasına karşı şiddetli buğzu vardı. Hattâ Nebi
izin verse boynunu vururdu.
İbnû Übeyy'in ailesi
onu acele teçhiz edip, Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) gelmeden
defnetmişlerdi. Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) gelince, ona verdiği
sözü yerine getirmek için kabrinden çıkartarak namazını kıldı. Burada şöyle bir
sual hatıra gelebilir. Acaba Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in
münafıkların reisi olan bir adama gömleğini vermesindeki hikmet nedir?
Bu suâle muhtelif
cevaplar verilmiştir.
Bazılarına göre gömleği
oğlu Abdullah'a ikram için vermiştir. Bir takımları Resulullah (Sallallahu
Aleyhi ve Sellem) kendisinden bir şey isteyen kimseyi asla boş çevirmediği için
gömleğini verdiğini söylemiş; daha başkaları Nebi (Sallallahu Aleyhi ve
Sellem)'in :
«Benim gömleğim
şüphesiz Allah indinde ona fayda verecek değildir. Ama ben bu sebeple onun
kabilesinden birçok kimselerin İslâm'a gireceğini ümid ediyorum.» dediğini ve
hakikaten bu sebeple Hazrec kabilesinden bin kişinin müslüman olduğunu
hatırlatmışlardır. Ekser ulemâya göre Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)
bu gömleği ona Bedir gazâsında Hz. Abbâs'a yaptığının karşılığı olarak
vermiştir. Orada İbnû Übey, Hz. Abbâs'a gömleğini vermişti. Resulullah (Sallallahu
Aleyhi ve Sellem)'in Hz. Ömer'in tenbihine rağmen onun namazını kılması bu
husûsdaki âyet henüz inmediği içindir.
Münafıkların cenâzesini kılmaktan men eden âyet bu hâdiseden sonra nazil
olmuştur.